Yiğit Girgin

Profesyonel Turizmci

Hakkında

Yiğit Girgin: Bodrum'un Turizm Sektöründeki Öncü İsmi

Bodrumlu Yiğit Girgin, 14 Ekim 1987'de dünyaya gelmiş olup evli ve iki çocuk babasıdır. Yıllardır turizm sektöründe profesyonel olarak çalışan Girgin, yönetim alanında zengin bir deneyime sahiptir ve satış ile pazarlama konularında uzmanlaşmıştır. Birçok projeyi yönetme ve iş birliği yapma fırsatı yakalamış olan Girgin, B2B, B2C ve H2H segmentlerinde kendini geliştirerek işini, şirketini ve çevresini en iyi şekilde yönetmek için sürekli olarak bilgi edinme yolunda ilerlemiştir.

Girgin, günümüzün dijital dünyasında yönetim ve pazarlama unsurlarını yakından takip etmekten keyif alır. Turizm sektörü ve hizmet ettiği yaklaşık 70 sektör, dijital dünya ile hızla değişirken, Girgin bu değişimlere ayak uydurmayı ve sektördeki gelişmeleri yakından takip etmeyi sürdürmektedir. Bu süreçte, geçmiş deneyimleri, yönetim alanındaki değerli meslektaşlarıyla bilgi alışverişinde bulunmasına ve turizm sektöründeki etkileşimle gelir artışını ve marka bilinirliğini artırmak için satış ve pazarlama ile konaklama yönetimi planlarını uygulama fırsatı sunmaktadır.

Yiğit Girgin, ALTAŞ Otelcilik San. Tic. A.Ş. bünyesinde bulunan; Bodrium Hotel & SPA, TYRO Italiano Pizzeria Ristorante, Ianua SPA Wellness Fitness ve son olarak 2025 yılında kurulan IANUA Beauty markalarının Genel Müdürlüğünü yapmaktadır. Girgin, çeşitli sektörel dernek ve kuruluşlarda yönetim kurulları görevi almış, 2021-2023 yılları arasında BODER (Bodrum Otelciler Derneği) Genel Sekreterliği görevinde bulunmuş, halen Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Bodrum Temsilciliğini ise devam ettirmektedir.

Kendisinin uzmanlık alanları arasında takım çalışması ve yönetimi, satış ve pazarlama stratejileri, gelir yönetimi, maliyet muhasebesi, operasyon yönetimi, kalite yönetim süreçlerinin oluşturup takip edilmesi, bütçe oluşturulması ve yönetimi, kamu ve misafirlerle ilişki kurarak marka bilinirliği ve memnuniyet oluşturma, dijital pazarlama ve yapay zeka süreçleri ile sürdürülebilir turizm ve dönüşüm ekonomisi gibi konular yer almaktadır.

Yiğit Girgin, Bodrum'un turizm sektöründeki öncü isimlerinden biri olarak, sektördeki dinamizmi ve yenilikleri takip ederek, markalarını daha da ileriye taşımak için tutku ve kararlılıkla çalışmaya devam etmektedir.

ÜYELİKLER

  • CHAINES DES ROTISSEURS Uluslararası Gastronomi Derneği / Paris Üyesi
  • Ordre Mondial des Gourmets Degustateurs Uluslararası Gastronomi Derneği (OMGD) / Paris Üyesi
  • WSET LVL 2 Diploma (Wine & Spirit Education Trust)
  • POYD Üyesi ve Bodrum Temsilcisi (Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği)
  • SKAL International Bodrum Üyesi
  • BODER (Bodrum Otelciler Derneği) Genel Sekreteri – 2021 Haz. /2023 Şubat
  • TUROYD Üyesi (Türkiye Otel Yöneticileri Derneği)

Kariyer & Eğitim

Yazılar

  • Turizmin Felsefesi: Bodrum’dan Küresel Turizm Perspektifine
    Turizmin Felsefesi: Bodrum’dan Küresel Turizm Perspektifine

    Turizmin Felsefesi: Bodrum’dan Küresel Turizm Perspektifine

    Felsefe, insanın dünyayı anlamlandırma çabasıdır. Turizm de bir anlamlandırma biçimi değil midir? İnsanlar yeni yerler keşfederken, sadece bir bölgenin doğasını veya mimarisini değil, onun ruhunu, tarihini ve yaşam tarzını deneyimler. Ancak bu deneyimlerin kalıcı olması için, turizmin ekonomik bir sektör olmanın ötesine geçmesi ve bir felsefeye sahip olması gerekir.

    Bugün Türkiye’nin turizm sektörüne baktığımızda, Bodrum ve Muğla gibi destinasyonlar, ülkenin turizm anlayışının şekillendiği, dünya turizmiyle yarışan noktalar haline gelmiştir. Ancak bu yükselişin nasıl bir felsefi temel üzerine oturduğunu sorgulamak gerekiyor.

    Bodrum: Sadece Bir Tatil Merkezi mi, Yoksa Bir Kültür Mozaiği mi?

    Bodrum, Türk turizminin amiral gemisi olarak anılabilir. Sadece Türkiye’nin değil, Akdeniz havzasındaki en önemli lüks turizm merkezlerinden biri haline gelmiştir. Ancak Bodrum’un turizmi sadece lüks tesisler, beach club’lar ve büyük oteller ile mi tanımlanmalı, yoksa tarihi, kültürü ve doğasıyla mı ön plana çıkmalı?

    Bodrum, antik Halikarnassos’un mirasını taşıyan bir bölgedir. Antik dünyanın yedi harikasından biri olan Mausoleum burada inşa edilmiştir. Aynı zamanda Homeros’un “Ebedi Mavilikler Ülkesi” dediği bir doğa harikasıdır. Ancak günümüzde bu tarihi ve doğal mirasın, kontrolsüz büyüyen turizm baskısı altında kalması ciddi bir endişe kaynağıdır.

    Soru şu: Bodrum’un turizm felsefesi sadece tüketim odaklı mı olmalı, yoksa kültürel ve doğal değerleri sürdürülebilir bir şekilde koruyan bir anlayış mı benimsenmeli?

    Lüks ve Sürdürülebilirlik Dengesi: Bodrum’un Geleceği

    Bodrum, dünyanın en pahalı otellerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Ultra lüks oteller, mega yat marinaları ve özel villalar, Bodrum’u küresel bir turizm markası haline getirdi. Ancak bu lüksleşme, bölgenin sürdürülebilirliği açısından ne kadar sağlıklı?

    • Altyapı ve ekolojik yük: Bodrum’un su kaynakları ve enerji altyapısı, her geçen yıl artan turist sayısı ile daha fazla zorlanıyor.
    • Yerel halkın yaşam kalitesi: Artan fiyatlar ve emlak spekülasyonu, Bodrum’da yaşayan yerel halkın hayatını doğrudan etkiliyor.
    • Kitle turizmi mi, butik turizm mi?: Bir yanda büyük oteller ve plaj kulüpleri, diğer yanda ise butik oteller ve doğayla iç içe sürdürülebilir turizm seçenekleri mevcut. Ancak bu dengeyi sağlamak giderek zorlaşıyor.

    Bodrum’un felsefesi ne olmalı? Akdeniz’de Monaco, St. Tropez veya Ibiza gibi lüks bir tatil merkezi mi olmalı, yoksa Santorini gibi yerel mimarisini ve kültürünü koruyarak butik bir turizm destinasyonu mu?

    Türkiye Turizmi Küresel Rekabette: Rakiplerle Karşılaştırma

    Bodrum ve Muğla, yalnızca Türkiye’nin değil, Akdeniz çanağının en önemli turizm destinasyonları arasında yer alıyor. Ancak rakip ülkelere baktığımızda, onların turizm politikalarında nasıl bir felsefe benimsediğini görmek, Türkiye’nin geleceğini şekillendirmek açısından önemli ipuçları sunuyor.

    • İspanya: Barselona ve Balear Adaları’nda turist akını kontrol altına alınarak, yerel halkın ve çevrenin korunması sağlanıyor.
    • İtalya: Venedik’te giriş ücretleri ve turist sayısı kısıtlamaları uygulanarak, aşırı turizmin önüne geçilmeye çalışılıyor.
    • Yunanistan: Santorini’de, yerel dokunun korunması için yapılaşmaya sert kısıtlamalar getirildi.
    • Tayland: Doğal alanlarını koruyabilmek için, Maya Bay gibi yerlerde turizme geçici yasaklar getirerek ekosistem iyileştirmeleri yapıldı.

    Bodrum’un geleceği için bu yaklaşımlar kritik olabilir. Sadece turist sayısını artırmak mı hedeflenmeli, yoksa doğayı ve tarihi mirası koruyarak uzun vadeli bir turizm politikası mı geliştirilmeli?

    Sonuç: Bodrum’un ve Türkiye’nin Yeni Bir Turizm Felsefesine İhtiyacı Var

    Bugün Türkiye’nin ve özellikle Bodrum’un, turizme bakış açısını yeniden şekillendirmesi gerekiyor. Turizm sadece ekonomik bir sektör değil, aynı zamanda bir kimlik ve kültürdür. Eğer Bodrum, sadece yaz aylarında akına uğrayan bir eğlence merkezi olarak konumlanırsa, uzun vadede sürdürülebilirliğini kaybedebilir.

    Turizmin felsefesini yeniden düşünmeliyiz. Türkiye’nin turizmi, kendi tarihine, doğasına ve kültürel mirasına sahip çıkan bir anlayışla ilerlerse, dünya turizminde rakipleriyle çok daha güçlü bir konuma ulaşabilir.

    Bodrum, Türk turizminin kalbi, Ege’nin incisi ve Akdeniz’in en iddialı turizm destinasyonlarından biri olarak geleceğini şekillendirirken, yalnızca lüks tesisleşmeye değil, sürdürülebilir bir turizm anlayışına da yönelmelidir.

    Turizm sadece bir sektör değildir. O, aynı zamanda bir toplumun kimliğidir. Belki de şimdi, turizmi sadece bir ekonomi modeli olarak değil, bir felsefe olarak düşünme zamanı.

  • Santorini Volkanı: Turizmde endişe mi, fırsat mı?
    Santorini Volkanı: Turizmde endişe mi, fırsat mı?

    Santorini Volkanı: Turizmde endişe mi, fırsat mı?

    Doğa, insanoğlunun tüm planlarını ve hesaplarını bir anda değiştirebilecek güçte. Geçmişte nice medeniyetleri şekillendiren volkanlar, depremler ve diğer jeolojik hareketlilikler, bugün de coğrafyamızı yeniden yorumlamamıza sebep oluyor. Yunanistan’ın en önemli turizm destinasyonlarından biri olan Santorini’de yaşanan volkanik hareketlilik, turizm sektörü açısından önemli soru işaretleri doğurdu. Son haftalarda meydana gelen binlerce küçük deprem, bu sürecin sadece bölgesel bir jeolojik hadise mi olduğu, yoksa turizme doğrudan etki edebilecek bir afet senaryosuna mı dönüştüğü konusunda çeşitli yorumları da beraberinde getirdi.

    Ancak bu noktada sakin kalmalı ve olayın turizme etkilerini gereğinden fazla büyütmemeliyiz. Çünkü bir destinasyonun turistik cazibesi yalnızca doğal güzelliklerine değil, aynı zamanda bölgenin sunduğu güvenlik, hizmet kalitesi ve altyapıya da bağlıdır. Santorini’de yaşanan bu doğa olayının Türkiye’nin Ege kıyılarını etkileyeceğine dair panik havasına kapılmak yersiz olur. Unutmamak gerekir ki, Yunan adaları ile Türkiye sahilleri arasında doğal bir set oluşturan ada zinciri, olası bir tsunami riskini en aza indirecektir. Dolayısıyla, turizmciler olarak önce bilime kulak vermeli, ardından bu tür gelişmeleri fırsata çevirme konusunda stratejiler geliştirmeliyiz.

    Jeolojik gerçekler ve kültürel algı

    Santorini, geçmişi binlerce yıl öncesine dayanan ve büyük bir volkan patlamasının ardından şekillenen bir ada. Adanın bugünkü büyüleyici yapısı, aslında geçmişte yaşanan büyük bir doğal felaketin mirası. Yunanistan ve Türkiye’nin içinde bulunduğu bu tektonik kuşakta zaman zaman bu tür hareketliliklerin yaşanması kaçınılmaz. Ancak burada önemli olan, bu tür doğa olaylarının sosyal ve ekonomik etkilerini yönetme becerimizdir.

    Sosyolojik açıdan baktığımızda, volkanlar ve depremler toplumların turizm algısını da şekillendiriyor. Doğal afetlerin olduğu bölgelerde turizm kısa vadede darbe alsa da, uzun vadede bu tür doğa olayları o bölgelere olan ilgiyi artırabiliyor. Japonya’da sık sık yaşanan depremler veya İzlanda’daki aktif volkanlar, ülkenin turistik cazibesini azaltmadığı gibi, aksine bu unsurlar bölgeyi daha da ilgi çekici hale getiriyor. Santorini’nin yaşadığı bu sürecin de, uzun vadede nasıl bir sonuç doğuracağını tahmin etmek güç.

    Turizmde kriz ve fırsat yönetimi

    Santorini’deki volkanik hareketliliğin Ege Bölgesi turizmine etkileri şimdiden kestirilemez. Ancak özellikle Bodrum ve Muğla turizmi açısından olaya baktığımızda, bu durumun olumsuz bir senaryoya dönüşmesi şimdilik olası görünmüyor. Öncelikle bu bölgedeki erken rezervasyon sürecinin, Santorini’de yaşanan gelişmelerden etkilendiğine dair elimizde somut bir veri bulunmuyor. Bununla birlikte, Türk sahil bandının doğal güzellikleri ve yüksek hizmet kalitesi düşünüldüğünde, tur operatörlerinin bölgeye ilgisinin azalmayacağını hatta güvenli turizm anlayışı nedeniyle artabileceğini düşünüyorum.

    Bodrum özelinde değerlendirdiğimizde, yerel turizmciler olarak bizler bu tür gelişmelere karşı hazırlıklı olmak zorundayız. Sezon öncesinde tanıtım faaliyetlerimizi güçlendirerek, bölgenin güvenli ve cazip bir destinasyon olduğunu vurgulamaya devam etmeliyiz. Afet durumunda da hızlı kriz yönetimi stratejileri geliştirerek, turistlerin güvenini kaybetmeden süreci yönetmek bizim elimizde.

    Bölgesel turizm stratejisi ve alternatif pazarlar

    Bodrum ve Muğla gibi turistik destinasyonların geleceğini yalnızca komşu ülkelerde yaşanan doğal olaylarla değerlendirmek eksik olur. Asıl önemli olan, turizm sektöründe uzun vadeli bir strateji oluşturmak ve alternatif pazarları genişletmektir. Türkiye, yalnızca yaz turizmiyle sınırlı kalmamalı; kültür, sağlık ve gastronomi turizmi gibi alanlarda da güçlü bir marka olmalıdır.

    Ne yazık ki, son on yıldır alternatif pazar arayışında ciddi eksiklikler yaşadığımızı görüyoruz. Oysa turizmin sürdürülebilirliği için yalnızca mevcut pazarları korumak değil, yeni destinasyonlar yaratmak da kritik bir önem taşıyor. Örneğin, Bodrum Havalimanı’na gelen 1 milyon yolcunun sadece 500 bininin Bodrum Yarımadası’na giriş yapması, mevcut pazarlama stratejilerimizin ne derece eksik kaldığını gösteriyor. Turizmde kriz yönetimi sadece doğal afetlere hazırlıklı olmayı değil, aynı zamanda kaybedilen pazarlara karşı proaktif çözümler geliştirmeyi de kapsamalıdır.

    Sonuç: Korkuya gerek yok, hazırlıklı olmalıyız

    Santorini’de yaşanan volkanik hareketliliğin Bodrum ve Muğla turizmi üzerinde ani bir etki yaratmasını beklemiyoruz. Ancak turizmde her zaman hazırlıklı olmanın ve kriz yönetimini doğru şekilde yapmanın önemini de unutmamalıyız.

    Bu noktada, turizm sektörünün yalnızca felaket senaryolarına odaklanmaması, aksine güçlü tanıtım faaliyetleri ve alternatif turizm stratejileri geliştirmesi gerekmektedir. Hem turistlerin güvenini sağlamak hem de bölgenin sürdürülebilir turizm anlayışını güçlendirmek adına, sektörün tüm paydaşlarıyla iş birliği içinde olmamız şart.

    Santorini’nin yaşadığı jeolojik süreç belki de bölge için yeni bir hikâyenin başlangıcı olacak. Önemli olan, bizlerin bu süreçten nasıl dersler çıkaracağı ve Bodrum’u her daim cazip bir destinasyon olarak nasıl konumlandıracağımızdır. Panik yerine hazırlık, belirsizlik yerine strateji ve kriz yerine fırsat odaklı düşünmek her zaman kazandıracaktır.

  • GİRGİN: MALİYET ARTIŞI REKABET GÜCÜMÜZÜ AZALTIYOR
    GİRGİN: MALİYET ARTIŞI REKABET GÜCÜMÜZÜ AZALTIYOR

    GİRGİN: MALİYET ARTIŞI REKABET GÜCÜMÜZÜ AZALTIYOR

    POYD Bodrum Temsilcisi ve Bodrium Hotel & SPA Genel Müdürü Yiğit Girgin, fiyatlara yansıyan maliyet artışının iç pazarı olumsuz etkilerken; Türkiye’nin dış pazardaki rekabet gücünü de azalttığını söyledi.


    “İÇ PAZARDA ALIM GÜCÜ DÜŞTÜ;
    DÖVİZ BAZLI ARTIŞ DIŞ PAZARI BALTALIYOR”

    POYD Bodrum Temsilcisi ve Bodrium Hotel & SPA Genel Müdürü Yiğit Girgin, yaşanan ekonomik dalgalanmalar nedeniyle iç pazarda alım gücünün düştüğünü ve fiyatlardaki döviz bazlı artışın, dış pazarı da olumsuz etkilediğini söyledi.

    Ramazan Bayramı’nın seçimin gölgesinde geçtiğini, fakat Bodrum’da turizm açısından yine de hareketli günler yaşadıklarını belirten Girgin, bölgedeki asıl yoğunluğu 15 Haziran’dan sonra beklediklerini dile getirdi.

    Bodrum’a yabancı turist ilgisinin sürdüğünü kaydeden Yiğit Girgin, “Şeker Bayramı döneminde Bodrum geneli ve turizm sektöründe genel bir hareketlilik yaşandı. Bayram, bereketiyle geldi. Yine de seçimler ve ekonomi nedeniyle beklediğimiz oranda bir doluluk yaşanmadı. Bayramda odalar dönemsel olarak uygun fiyatlarla satıldı. Sezonda ise fiyat sabitlenmesinin kalktığını söylemek mümkün. Çünkü ekonomik belirsizliklerden dolayı sezon içinde ani artışlar yaşanabilir. İç pazarda alım gücü düştü. Maliyetler turizm sektörü için çok yükseldi. Dövizle çalışan ve dövizle satın almalar yapan bir sektörüz. Artan maliyetlerden dolayı döviz bazlı artışları yabancı turistlere de yansıtıyoruz. Bu nedenle yurtdışına göre bazı noktalarda daha pahalı kalmaya başladık. Bu tehlikeli bir durum. Artan maliyetler nedeniyle, Dubai gibi yükselen turizme sahip Arap ülkelerinden daha yüksek fiyatlı politikası izleyince ülkemize olan talebin de azaldığını görüyoruz” diye konuştu.

    FİYAT GÜNCELLEMELERİ SÜREKLİLİK KAZANDI

    Sektörün artan girdi maliyetleri nedeniyle fiyatlarını sürekli olarak güncellemek durumunda kaldığına dikkat çeken Girgin, şu bilgileri verdi: “Enerji, su, doğalgaz, hammadde, personel maliyetleri ve diğer temel kalemlerdeki giderlerimiz her ay artıyor. Her ne kadar döviz artışı bizim için karlı olarak düşünülse de aslında dövize bağlı birçok gidere sahibiz. İşletmelerin ayakta kalmasını sağlayan unsur insanların geçim gücüdür. Girdi maliyetleri artarken insanların cebine giren paranın da artması gerek. İnsanların geliri artmadığında bunu dengeye oturtabilmek mümkün değil. Şu anda TL maliyetleri, döviz bazlı artarken, gelirler ise sabit kalıyor. Güçlü bir Türk Ekonomisi istememize rağmen, şu bir gerçek ki; kurun sabit durma baskısı şu aşamada turizm sektörü için iyi değil. Herkesin belirttiği gibi dövizin artık reel piyasalarda 25 TL ve üzeri olması gerekli”

    DÖVİZ BAZLI ARTIŞ, DIŞ TALEBİ DÜŞÜRÜYOR

    Türk turizminde fiyatlardaki döviz bazlı artışı yurtdışı talebin de azalmasına neden olduğunu anlatan Yiğit Girgin sözlerine şöyle devam etti: “Yüksek maliyet nedeniyle turistlerin farklı alternatiflere yönelmesi mümkün. İlerleyen süreçte doğru dengeler sağlanmazsa talep düşüklüğünden dolayı uçaklar rota değiştirebilirler. Yunan adaları, İspanya, Akdeniz çanağındaki sıcak bölgeler tercih edilebilir.

    Körfez ülkeleri, Dubai ve Mısır, tüm yurtdışı fuarlarda çok ciddi tanıtım yapıyor. Döviz bazlı artışlardan ve maliyetlerden dolayı beraber Türkiye’nin rekabet gücü turizmde durağanlaştı. Seçimin turizmin gidişatını Haziran başına kadar etkileyeceği belliydi. Seçimin ikinci tura uzaması, belirsizliğin artması ve ekonomik durağanlığın kendini göstermesi nedeniyle Haziranın ilk yarısı da sakin geçecekmiş gibi duruyor. Yurt dışında yaşan insanların da ekonomik durumları önemli. Rus halkının ekonomik gücü düşerken Türkiye’nin fiyatlarının yükselmesi, Rus pazarında daralmaya neden olabilir. Sonuçta orada da süren bir savaş var. Şu anki paket satışlarının durağan seyrettiği görülüyor. Tatil yapmak isteyen yerli turistler ise yüksek sezon ortasında tatillerinin tümünü yapacaklarına tatillerini ikiye bölebilirler. Yaz başında veya sarı yaz dediğimiz Eylül ve sonrasında daha uygun fiyatlara tatil yapabilirler.”

    06.06.2023

  • GİRGİN, “BODRUM GAYRİMENKULDE DEĞİL TURİZMDE MARKALAŞMALI”
    GİRGİN, “BODRUM GAYRİMENKULDE DEĞİL TURİZMDE MARKALAŞMALI”

    GİRGİN, “BODRUM GAYRİMENKULDE DEĞİL TURİZMDE MARKALAŞMALI”

    POYD Bodrum Temsilcisi ve Bodrium Hotel & SPA Genel Müdürü Yiğit Girgin, Bodrum’daki otel ve hizmet kalitesine rağmen tesislerin ağustos ayında yüzde 70 kapasiteyle hizmet verdiğini söyledi.

    Kenti besleyen Bodrum Milas Havaalanı ve araç giriş çıkışlarının da geçtiğimiz yıla oranla azaldığını kaydeden Girgin, yüksek sezon tabir edilen Haziran- Ağustos aylarındaki turist sayısının bir önceki yıla oranla düşüş gösterdiğini kaydetti.

    Bodrum, turizmle değil, gayrimenkulle anılıyor…
    Bir turizm kenti olan Bodrum’dan, turizmden daha çok gayrimenkul sektöründeki gelişimiyle söz edildiğine dikkat çeken Yiğit Girgin, “Bodrum’un her noktasında çok büyük değer artışı oldu. Turizm kenti olarak anılması gereken Bodrum, yüksek emlak fiyatlarıyla konuşulur oldu. Gayrimenkul yatırımcılarının gözü Bodrum’a çevrildi. Turizm ekolü olan bir kentin bu kadar çok turizm dışı faaliyetle anılıyor olmasını doğru bulmuyorum. Bodrum’un lokomotif sektörü turizm ve buna bağlı işletmelerden oluşuyordu. Şu anda ikincil konut kiralamalı veya günlük kiralık evler kayıt dışı olarak sisteme girmiş durumda. Kentte bir kalabalık var. Trafikten de bunu anlamak mümkün. Fakat istenen ekonomik hareketliliği maalesef göremiyoruz.” diye konuştu.

    Alternatif turizm desteklenmeli, sezon 12 aya yayılmalı…

    Otellerin, artan personel ve diğer girdi maliyetlerini güncellemek durumunda kaldığını ve yükselen fiyatların da yurtdışındaki rekabet avantajını azalttığını anlatan Girgin, sözlerine şöyle devam etti: “Bodrum’da turizm sezonunun ortasında, İngiltere, Hollanda, Fransa, Belçika Almanya beş ana pazarda ortalama olarak yüzde otuz gerideyiz. Bodrum’un doğru ve etkili bir tanıtıma ihtiyacı var. Fakat nasıl tanıtacağız? Bodrum niş dediğimiz nitelikli ve özel bir pazar. Üst segmentten ekonomik segmente hitap eden ve bunların çeşitli varyasyonlarıyla birçok vatandaşın tercihine seslenebilecek bir noktada. Ama en üst segmentte daha az sıkıntı yaşarken, orta ve ekonomik segmentlerde baktığımızda radikal fiyat artışları, radikal müşteri yani misafir düşüşleriyle gerçekleşmiş durumda. Gelişen dünyayla birlikte yeni jenerasyona hitap edebileceğimiz bir konsept yok. Yeni jenerasyon sürekli keşfetmek istiyor. Sürekli yeni şeyler görmek istiyor. Siz hala on beş yirmi yıl öncesinin zihniyetiyle pazarlama yapamazsınız. İşletmelerinizdeki farklılıkları ön plana çıkarmanız lazım. Bu nedenle Bodrum’da on iki ay turizm yapmak için kentin tüm aktörleriyle birlikte bütüncül adımlar atılmalı. Siz insanlara bir hikâye sunmazsanız, insanların sizden hikâye satın almasını bekleyemezsiniz. Basit düşünmek zorundayız.”

    18.08.2023

  • GİRGİN: “BODRUM’DA 12 AY SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM İÇİN…”
    GİRGİN: “BODRUM’DA 12 AY SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM İÇİN…”

    GİRGİN: “BODRUM’DA 12 AY SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM İÇİN…”

    Girgin: “Bodrum’da 12 Ay Sürdürülebilir Turizm İçin…”

    Bodrium Otel & SPA Genel Müdürü Yiğit Girgin, Bodrum’da Covid19 pandemisi nedeniyle sezonun uzadığını söyledi.  Girgin; “Bodrumun yıllardır yapmayı planlayıp yapamadığını, pandemi süreciyle başardı” dedi. Girgin rakip yurtdışı destinasyonlarının kapılarını kapatması nedeniyle Bodrumun bu sezon farklı bir kitleye hizmet vermeye başladığını dile getirdi.  Bodrum’da 12 ay sürdürülebilir turizm için neler yapılması gerektiğini sıraladı.

    Kış aylarının gelmesine rağmen Bodrumun bu sezon ilgi görmeye devam ettiğini vurgulayan Yiğit Girgin “ Turizm sezonu uzadı, özellikle yat turizmi ve jet sete yönelik hizmetler Bodrumda bir adım öne çıktı. Yurtdışında bu tarz niş hizmetleri veren ülkelerin kapılarını kapatması nedeniyle Bodrum daha çok tercih edilir hale geldi. Özellikle marina yat turizmi, sahiller ve restoranlar bu durumdan olumlu olarak etkilendi. Rakip destinasyonların kapalı olması, bizim talep ettiğimiz portföyün de ülke içerisinde kalıp Bodrumda daha fazla vakit geçirmesine neden oldu” diye konuştu.

    Sürdürülebilir Turizm İçin…

    Girgin, Bodrum’un bir dünya markası olmasının yanı sıra, daha fazla sürdürülebilirlik istiyorsak bu yaşananlardan önemli dersler alınması gerektiğine dikkat çekti ve şunları söyledi. “ Burada sürdürülebilir turizm modellerinin devreye alınarak yalnızca deniz kum güneş üçgeni değil Bodrumda yıl boyunca yapılabilecek farklı etkinlikler ile turizm çeşitlerini de öne çıkartılması gerekiyor. Yurtdışında bir marka olarak Bodrumu parlatacak destinasyon marketing (pazarlama) yapılması önem taşıyor. Bodrumun tanıtımı için gelişen teknoloji ile birlikte genel bir revizyon stratejik plan hazırlanması ve yeni bir yol haritası çizilmesi başta Bodrumlu bir turizmci olarak arzumuz. Tüm ilgili kurumlar ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte topyekün bir planlama yapılması lazım. İnsanlara dijital ortamda da ulaşarak doğru hedef kitlenin belirlenmesi ve doğru fiyat politikasının uygulanması önemli olacaktır. Yerel ve doğal ürünlerimize sahip çıkarak turizmde ürün çeşitliliğinin sağlanması kentimiz için kıymetli. Burada tarih, doğa, ekoloji, gastronomi, mavi tur, festival ve kültür turizmleri öne çıkarılabilir. Doğal yapımız, temiz havamızla doğa turizmi de yılın 12 ayı yapılabilir”

    Bodrum’un  Yerel Zenginlikleri…

    Bodrumun yerel zenginliklerinin de ortaya çıkarılarak alternatif turizm paketlerinin oluşturulması gerektiğini kaydeden Yiğit Girgin “Bizler turizm sektörünün paydaşları olarak, insanlar sadece belli dönemlerde değil yılın 12 ayı boyunca Bodruma gelsin ve yapacak bir şeyler bulabilsin istiyoruz. Gastronomi, yerel mutfak yemekleri, yerli şarap, zeytinyağımız, kültürümüz, mavi turumuz ve tarihi yapımız başlıca zenginliklerimiz arasında. Tarihin babası sayılan Heredotun memleketi olan bu kentte Tarihi bir Kalemiz var, içinde dünyanın en önemli deniz altı arkeoloji müzesi var. Lobimizde Bodrumdaki en büyük replikası olan antik dünyanın 7 harikalarından biri Kral Mozolenin Anıt Mezarı var ve bunun orjinali bodrumda. Modern Bodrumun anlatımında büyük rol oynayan Halikarnas Balıkçımız Cevat Şakir var. İnsanlara Tüm bunları ve kış döneminde Bodrumda yapılacak aktiviteler olduğunu anlatmamız gerekiyor.

    Bodrium Otel & SPA olarak sektörümüzde farkındalık yaratıp örnek olabilmek niyetiyle, alternatif tur paketleri hazırlayıp hafta sonu gün boyunca sürecek turlar yapıp insanlara Bodrumu daha detaylı gösterelim, yaşatalım istedik. Ayrıca bu hedefler doğrultusunda kalıcı bir değer yaratabilmek ve İnsanı odak noktasına koyan bir anlayışla 12 ay yaşayan, yaşatan, Bodrum’u merkezine alan bir tanıtım filmi serisi de planladık. Tarihi, kültürel ve sosyal yaşamı içeren özel bir konsept belirledik. Planladığımız 8 bölümlük bu filmde misafirlerimize Bodrum’u adeta yaşayarak anlatacağız. Her bölümde kentin ayrı bir yeri ve özelliği anlatılacak. Böylece Bodrum’da değer üretmeye özen gösteren bir otel olarak, kentin tanıtımına bir katkı da biz koymuş olacağız” ifadelerini kullandı.

    10 Kasım 2020

İletişim

İletişim adresi, telefon numaraları ve mail adreslerini aşağıda bulabilirsiniz.